Aramızda Nirvana’yı bilmeyen yoktur.Evet,Nirvana büyük bir efsanedir özgün şarkıları ve tarzıyla bambaşka bir boyut kazandırdı Rock ve Metal dünyasına.Peki sadece bu kadar mı?Tabi ki hayır!Nirvana’dan itibaren ortaya çıkan Post Grunge akımıyla o kadar çok tarz ortaya çıktı ki!Alternative Rock’tan tutun Modern Rock’a,Alternative Metal’den Art Rock,Experimental Rock’a kadar bir çok tarzın oluşumuna katkıda bulundular.Son 10 yılda daha farklı bir tarz yükselmeye başladı : Christian Rock/Metal.Christian Metal’in çoğunluğu Metalcore düzeyine kaçarken;Christian Rock ise kendini tamamen Alternative Rock/Hard Rock semalarına bırakıverdi.İşte bu Christian Rock’ın en büyük ve istikrarlı temsilcilerinden biri de Flyleaf.Peki kimdir bu Flyleaf?
Yıl : 2005 / Album : Flyleaf
Tarih 2004 semalarındayken dünya daha Evanescence’in yarattığı etkiden kurtulamamıştı.Tabi o zamanlar Bi Amy Lee ve Ben Moody çekişmesi vardı.Neyin ne olacağını herkes merak ettiği zaman,sessiz sedasız yeni bir grup Christian Rock semalarına adım attı : Flyleaf.Lacey Mosley’nin sesiyle can bulan bu grup,piyasaya hiç beklenmedik bir giriş yaptı.Evet,ilk önce “Breathe Today” adlı parçanın klibiyle aramıza katıldılar.Banyo gibi dar bir alanda çekilen bu klipte Lacey’nin sesiyle büyülenip grubun enerjisiyle kendimize geldik.Yaptıkları işten keyif alan ve keyif vermeye çalışan bir ekip vardı karşımızda.Ayrıca Lacey’nin sesi ise onların kendilerini kanıtlamaları için mükemmel bir tamamlayıcıydı.Lacey Mosley sadece tatlı bir sese sahip ufak tefek bir kız değildi.“Breathe Today”in sonundaki ufak scream vokali bunun göstergesiydi.Bambaşka bir bayan vokalle karşı karşıyaydık.Sonrasında ise kendi isimlerini taşıyan 2005 tarihli “Flyleaf” adlı albümleri geldi.Acaba tek atımlık bomba mı diye düşünürken grup bu lafı ağzımıza tıkayan şarkıya klip çekti:“I’m So Sick”
“I will break into your thoughts with what’s written on my heart.I will BREAK!BREAK!!”
Sakin giren introyu scream vokaliyle şaşkına çeviren Lacey,beni de şaşkına çevirmişti.Evet,bambaşka bir grupla karşı karşıyaydık.Bayan vokalli gruplara sempatim vardı her zaman ama Flyleaf ve Lacey benim için bambaşka bir şey olduğunu sürekli kanıtlamaya devam edecekti.Sonrasında “Fully Alive”,”All Around Me”,”Sorrow” şarkılarına klipler gelmeye devam etti.Bunların yanı sıra Single olarak piyasa sürülüp sansasyon yaratmayı başarabilen “Cassie”,”There For You” ve “Perfect” de albümde ismini duyuran parça olmuştu.Grup pek çok canlı performansın yanı sıra albümü akustik anlamında da kullanmayı başardı ve neredeyse tüm şarkıların akustik versiyonlarını yaptılar.Bunlardan biri olan Rolling Stone canlı performansında Lacey’nin vokalinin temiz halini gördük ve scream vokalinin ne kadar iyi olduğunu!
(Merak Eden Arkadaşlar İçin)
Yıl : 2009 / Album : Memento Mori
Flyleaf,ilk albümüyle yarattığı sansasyon süresince yeni çalışmalara başlamıştı.Bazı eski şarkılarını revizyon ediyordu,Soundtrack’lerde kullanılıyordu.Merakla beklenilen yeni albüm duyurulunca büyük bir heyecan kaplamıştı içimi.Fakat bir soru işareti vardı.Müzik tarihi boyunca ilk albümü sağlam yapan pek çok grup,ikinci albümünde başarısız olup çizgilerinden sapıyor ve zamanla dağılıyor veya kaybolup gidiyordu.Flyleaf’in de bu kervana katılıp katılmayacağı merak konusuydu.Öncelikle albümün ismi düştü internet dünyasına : “Memento Mori”.Anlamı “Ölümlü olduğunu unutma” demek olan bu söz,açıkçası albümle ilgili pek de bilgi vermiyordu bize.Esas verilecek olan bilgi albümden bir süre önce ortaya çıkan “Again” adlı şarkı olacaktı.Klibiyle birlikte bizlerle buluşan “Again“ albüm için bizlere güzel izlenimler vermişti.Christian etkilerinin özellikle sözlerde daha belirgin bir şekilde görüleceğinin sinyalleriydi bunlar.Evet,pek çok insan müzikte inanç öğelerinin kullanılmasından hoşlanmıyor,ben de öyle fakat eğer bu durum müziği güzelleştirecekse açıkçası benim için sakıncası yok!
Albüm 10 Kasım 2009’da piyasaya çıktı.“Beautiful Bride“la başlayan albüm “Arise“ adlı şarkıyla sonlanıyordu.14 şarkıya sahip bu albüm ilk dinleyişte beni tatmin etmedi.Fakat ikinci defa dikkatli bir şekilde dinlediğimde ne kadar yanıldığımı anladım.Flyleaf,ilk albümündeki o genç,enerjik halini bırakmıştı.Bambaşka bir yola geçmişti.Bizi genç,enerjik,güzel anılarla dolu kısımdan alıp masalsı bir dünyaya götürmüştü.Evet,bu albüm tamamen masalsı bir destan gibiydi.Şarkıları güzellik konusunda birbirinden ayırt etmek çok güçtü.Grup,vermek istediği havayı o kadar güzel yansıtmayı başarmıştı ki daha başka ne yapabilirler diye düşünmeden edemedim.“Treasure” adlı şarkının başında Lacey’nin sanki röportaj veriyormuş gibi olan ufak konuşması bile o kadar farklı bir etki yaratıyordu ki!Aklım başımdan gitmişti gerçekten.Son şarkı “Arise” ise bambaşka bir dünyaydı.Özellikle sonlara doğru sözler kendini tek bir cümleye bırakıyordu.
Belki de hayat felsefesi olarak edinilebilecek sözlere sahip bu güzide şarkı,ne zaman dinlesem tüylerimi diken diken eder.Sonlarda bu cümlenin defalarca tekrar edilmesi ve enstrümanların yavaşça kaybolup Lacey’nin gelen o yankılı sesini hissetmek,apayrı bir duygudur sevgili okurlar.
Bu albümle Flyleaf,ne kadar iyi bir ekip olduğunu kanıtlamıştı.Grupta hiç kimse fazlalık değildi.Herkes işini gerektiği kadar iyi yapıyordu.Başarı grup olarak sağlanınca istikrar da kaçınılmaz oluyordu açıkçası.(Not:Albümle ilgili yapabileceğim tek olumsuz eleştiri “Again” dışındaki bütün kliplerin anlamsız derecede saçma olmasıydı.Evet,o şarkılardan soğutacak kadar gereksiz klipler çekildi)
Yıl : 2012 / Album : New Horizons
Lacey artık evlenmişti ve 2010 yılında anne olacağını duyurmuştu tüm Flyleaf fanlarına.Tabi bu yeni albüm için biraz gecikmelere sebep olacaktı.Lacey Mosley ismi artık Lacey Sturm olarak hafızalarımızda kalacaktı.2011 yılında grubun gitaristi Jared Hartmann,kendisi ve grubun davulcusu James Culpepper‘ın birlikte yeni albüm için bir kayıt stüdyosu kurduğunu açıkladı.Bu da demek oluyordu ki 1-2 sene içerisinde yeni bir Flyleaf albümüne kavuşacaktık!
21 Ağustos 2012’de “New Horizons” single’ı piyasaya sürüldü.Sonrasında ise 4 Eylül 2012’de -ki bu Lacey Sturm’un doğum günü oluyor- bu şarkının klibi bizlerle buluştu.Klip tamamen grup elemanlarının hayatları hakkında sade ve güzel bir atmosfere sahipti.Bu klibin sonunda Lacey’nin oğlu Joshua “Jack” Sturm’u de görmek mümkündü.
30 Ekim 2012’de albüm bizlerle buluştu.Fakat albüm çıkmadan 8 gün önce Lacey,gruptan ayrıldığını açıklamış ve tüm sevenlerini üzmüştü.Artık zamanının çoğunu ailesine ayırmak istediğini belirtiyordu.Bunda ise en büyük payın grubun ses mühendislerinden Rich Caldwell’in ölümü olduğu düşünülüyordu.Sonuçta ikinci albüm isminde de belirtildiği gibi insan asla ölümlü olduğunu unutmamalıydı.Lacey de zamanını artık ailesine ayırması gerektiğini açıklayıp,bizlerden anlayış bekliyordu.Sonuçta ne kadar kızmış olsak da,üzülsek de yapılabilecek hiçbir şey yoktu.Lacey ardında 3 güzel albüm ve bir sürü harika şarkı bırakarak müzik kariyerini noktalamıştı.
Gelelim albümün içeriğine.Albüm “Fire Fire” adlı farklı bir şarkıyla bizi karşılıyordu ve ondan sonra da hiç temposunu kaybetmiyordu.Bu albümde ise en çok dikkatimi çeken şey nakaratlar olmuştu.Sanki nakarat sadece Lacey’nin o güzel sesinden ibaretti.Rahatça dike çıkıp,inanılmaz bir ses tonunda şarkı söyleyen Lacey,ağzımızı açık bırakıyordu.
Albümde kendini çok açık bir şekilde belli eden iki tane farklı şarkı vardı : “Freedom” ve “Green Heart”.Öncelikle “Freedom”dan bahsedelim.Bu şarkıda Lacey’nin ne kadar hissederek söylediğini fark edebilirsiniz.Sesinin titremesi,o sanki bağırmaktan kısılmış haliyle Lacey resmen yaşıyordu söylediği sözleri.Böyle bir vokal daha ömrü hayatımda görmemiştim.Diğer şarkı olan “Green Heart” ise Flyleaf tarihinin en sert şarkısıydı.Keskin gitar rifflerine sahip şarkıda Lacey’ye sert bir ses eşlik ediyordu.Bu ses albümde back vokal yapan basist Pat Seals veya gitarist Sameer Bhattacharya’ya ait olmalıydı.Evet,bu şarkı benim görmüş olduğum en sert Flyleaf şarkısıydı.
“Fire Fire” ile başlayan albüm,11.şarkı olan “Broken Wings”le sonlanıyor ve Lacey Sturm’un büyüleyici sesine veda ediyorduk.
Grup,Lacey Sturm’un yerine vokal olarak Vedera isimli Indie Rock grubunun vokali Kristen May ile anlaşmıştı.Açıkçası Kristen May’i Flyleaf şarkılarıyla dinleyince kötü bir seçim olmadığını fark ettim.Lacey kadar eşsiz bir sese sahip değil belki ama kendine has tarzı Lacey’e oldukça yakın olduğundan çok yabancılık çekilmeyeceğinden eminim…
Sözlerime veda ederken yeni albümü merakla beklediğimi söylemek isterim.Grubun Kristen May ile neler yapacağını hep beraber göreceğiz.Sizlere Kristen May’in seslendirdiği iki akustik Flyleaf performansı ile veda ediyorum.Okuyan herkese çok teşekkürler!